O Okuma Vakti
Download http://bigtheme.net/joomla Free Templates Joomla! 3

Sohbet

GÜNÜN SOHBETİ
MURAKABE VE MUHASEBE
Murakabe sözlükte, kontrol etmek, denetlemek ve gözetlemek demektir. Dini anlamda ise: Kulun, Allah’ın her zaman ve her yerde kendisini gözetlediğini, içinden geçenlere vakıf olduğunu düşünmesi ve sürekli olarak bu düşüncede kalmasıdır. Yani murakabe nefsi kontrol etmek ve ondan gâfil olmama çabasıdır. Murakabe her iyiliğin temelini oluşturan ve hayatın her safhasını ilgilendiren bir durumdur. İnsan murakebe sayesinde geçmişin değerlendirmesini yaparak içinde bulunduğu durumu düzeltir, daima doğru yolda bulunur, Rabbi ile olan ilişkilerinde kalbini iyice kontrol eder, hiç bir zaman Allah'ı aklından çıkarmaz; Böylece kendisi ve toplumu için faydalı, dünya ve ahirette mutlu bir kişi olur. Murakabenin esası, yaptığımız ve düşündüğümüz her şeyin Allah tarafından bilindiğini unutmamaktır. İnsanlar birbirinin sadece dışını görür iken, Allah Teâla insanın hem dışını hem de içini görür; yani niyetini, düşüncesini bilir. Bu şuurda olan kimse, elbette işlerinin ve ağzından çıkan her sözün Allah’ın rızasına muvafık olmasına dikkat eder. Zira günlük hayatında Allah’ın her an kendisini gözetlediğini bilen insan, yapacağı nice yanlış söz ve davranıştan uzak durur.
Murakabe derecesine ancak muhasebe ile ulaşılabilir. Bunun için muhasebeyi de bilmek ve muhasebe bilinci içerisinde olmak gerekmektedir. Muhasebe: geleceğe yönelmek, ileriyi görmektir. Kendini bilmek ve anlamaktır. Muhasebe: dünya ve ahirette huzura erebilmenin yoludur. Muhasebe: ibadet ve amelimizde eksik ve kusurlarımızı tespit etmek ve düzeltmektir. Muhasebe: Kendimizi ve görevlerimizi bilip, bizi yoktan var eden Allah'a kulluk edebilmek ve huzur-u İlahî’ye çıkabilme hazırlığıdır. Muhasebe: gayesizlik ve başıboşluktan kurtulmak, yaratılış gayesini idrak edip ona göre yaşamaktır. Muhasebe: "Ölmeden önce ölünüz" fermanına uyarak ebedî alem için ölmeden önce hazırlanabilme maharetidir. Muhasebe: kulun, geçmiş işlerini düşünüp iyiliklerinin mi, kötülüklerinin mi çok olduğunu; ömrünü nasıl geçirdiğini hesabetmesidir. Bu işlem, bazen amelden sonra,
bazen de nefsi sakındırmak için amelden önce yapılır. Yüce Allah: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.” diye buyurur. Yüce Allah bu ayetinde bizleri ahiret için uyararak, ne yaptığımızı ve yaptıklarımızın, ahiret gününde durumumuzu belirleyeceğini ve yarın için hazırlanmamız gerektiğini bizlere hatırlatarak bizden muhasebe yapmamızı istemektedir. Efendimiz (s.a.v) de: “Bir iş yaparken sonucunu düşün, doğru ise yap, yanlış ise vazgeç!" hadisi şeriflerinde düşünmeden hareket etmememizi bize emretmektedir. Hz Ömer (r.a)'den muhasebe konusunda şöyle rivayet edilmiştir: "Siz hesaba çekilmezden önce kendi kendinizi hesaba çekiniz; amelleriniz tartılmazdan önce siz kendi kendinizi tartınız; büyük hesap gününe hazırlanınız!"
O halde bütün dini ve dünyevi işlerimizde arzu edilen huşû, ihlâs ve takva gibi irfan meyveleri, ancak murakabe şuuru ile mümkündür. Zira Cenab-ı Hakk’ı görüyormuşçasına yapılan her amel, ihlâs dallarını filizlendirir, takva çiçeklerini açar ve huşu meyvesini verir. Bu meyveleri elde etmenin ve: “İç âlemini temizleyen kurtuluşa erdi.” âyetinin muhtevâsına girmemiz için dikkat edilecek hususları özetle şöyle sıralayabiliriz: Helâl gıdâ hususunda titizlik göstermek, kul ve mahlûkat hakkına riâyet etmek, seher vakitlerini ihyâ etmek, toplumun hizmetine koşmak, infakta bulunmak, malı Allâh için ve gönül hazzıyla verebilmek, salih kullarla beraber oturup kalkmak, Kur’ân’la duygulanmak ve Kur’ân’a hizmet etmek, kötü ahlâktan kaçınmak, gücü nisbetinde geceleri ihya etmek, ölümü düşünüp son nefese kadar bütün nefesleri uyanık olarak teneffüs etmenin gayreti içinde olabilmektir. Hiç şüphesiz ki murâkabe hâlini yaşayıp yaşatma hususunda en yüce örnek Peygamber Efendimiz (s.a.v)’dir. O’ndan sonra da Varlık Nûru’nun varisleri olan Allah dostlarıdir ki onların her hâlleri ayrı bir güzellik, letâfet, incelik ve yücelik ihtivâ eder. Cenâb-ı Hak, ömrümüzü kuşatan her türlü kulluk görevimizi, mürakabe duygusu ve şuuru içinde yapmamızı, böylece salih kullar zümresine girmemizi nasib eylesin. Amin.
Facebookta Paylaş

Paylaş