O Okuma Vakti
Download http://bigtheme.net/joomla Free Templates Joomla! 3

Sohbet

GÜNÜN SOHBETİ
İSLAM VE GENÇLİK
Kâinatın en seçkin varlığı insandır. İnsan hayatının en verimli olduğu dönem ise gençlik çağıdır. Gençlik, Yüce Allah’ın bizlere bahşettiği nimetlerden biri olup bulunmaz bir fırsattır. Bu nedenle kıymeti iyi bilinmelidir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bizlere yaşlılık gelmeden önce gençliğimizin kıymetini bilmemizi tavsiye etmiştir. Çünkü gençlik boş şeylerle heba edilirse sonucu çok ağır olur. Dünya hayatının süsüne aldanmadan genç-yaşlı, bütün insanlar yalnızca Allah’a kulluk etmekle sorumludurlar. Gençliğe aldanıp yaşlanınca kulluk ederim gibi bir düşünce sadece kendini kandırmaktır. Geleceğini teminat altına almak isteyen milletler, gençlerini kendi değerleri doğrultusunda yetiştirmek zorundadır. Toplumların yaşadığı güzelliklerin arkasında gençliğin olumlu davranışları bulunduğu gibi; yaşanan facia ve kötülüklerin arkasında da ihmal edilmiş gençlerin olduğu apaçık bir gerçektir. Bir toplumun geleceği, gençlerin alacağı eğitime, kültüre, kazanacağı edep ahlak ve terbiyeye bağlıdır. Bir toplumun büyüklüğü ve gücü, nüfusunun çokluğu ile değil, kendine güvenen akıllı, imanlı, bilgili, azimli ve basiretli gençlerin sayısı ile anlaşılır.
Gençler, toplumun geleceğidir. Şu an sahip olunan maddi ve manevi kazançların tamamı, gelecekte gençlerimize emanet edilecektir. Bu yüzden ruh ve beden yönünden sağlıklı, inanç ve sorumluluk duygusuna sahip gençlerin yetiştirilmesi en önemli görevlerimizdendir. Tarih sayfalarına baktığımızda; önemli başarıların arkasında sağlam karakterli, inançlı ve güven duygusuna sahip gençlerin var olduğunu görürüz. İslam’ın yayılması ve gönüllere yerleşmesinde, hidayet yıldızı olmuş pek çok gencin büyük katkıları olmuştur. Hicret esnasında müşrikler Peygamber Efendimiz’i yatağında öldürmeye karar verdiğinde Allah Rasûlü (s.a.v)’nün yerine onun yatağına girip hiç tereddüt etmeden kendisini feda etmeyi göze alan gencecik yaştaki Hz Ali Efendimiz olmuştur. Sahabenin büyükleri arasından seçilip orduya komutan tayin edilen Üsâme Bin Zeyd, Kuzey Afrika’nın fatihi Ukbe Bin Nâfi’, Efendimiz (s.a.v )’in müjdesine nail olan ve İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed hepsi de genç idi. Bütün bu örnekler bize gençlik dönemlerinin başarılarla taçlandırılabileceğini ve en başarılı faaliyetlerin de genç yaşlarda icra edildiğini gösterir. Yüce Dinimiz İslam, gençlerin faydalı ilimler ile yetiştirmeleri konusunda ebeveyne, topluma ve bilhassa eğitimcilere büyük sorumluluk yüklemektedir. Şurası unutulmamaktadır ki; aileyi ve toplumu huzursuz eden alkol, kumar, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıkların gençler arasında yayılması, onların ihmal edilmesinden kaynaklanmaktadır. Böylesine kötü durumlara düşmekten, gençleri korumak yetişkinlerin en önemli görevidir.
Gençleri önemsemek, onları anlamaya çalışmak ve kendilerinde var olan enerjiyi, ilim, fikir, sanat gibi faydalı neticelere yönlendirmek gerekir. Bunun için gençleri değerlerine bağlı, yaşadığı çağın farkında olan inançlı insanlar olarak yetiştirmek, sorumluluk sahibi her fert, toplum ve müessesenin görevidir. Hz Ali Efendimize isnat edilen şu güzel söz, bu açıdan çok önemlidir: “Çocuklarınızı yaşadığınız zamana göre değil, onların yaşayacakları çağın gereklerine göre eğitiniz.” Sohbetimi Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in şu hadisi şerifi ile bitirmek istiyorum: “İnsanoğluna, kıyamet gününde beş şey sorulmadıkça Rabbinin huzurundan ayrılamaz: Ömrünü nerede bitirdiği, gençliğini hangi yolda tükettiği, malını nereden kazandığı ve nereye harcadığı, bildiği ile ne kadar amel ettiği.”
Facebookta Paylaş

Paylaş