O Okuma Vakti
Download http://bigtheme.net/joomla Free Templates Joomla! 3

KULLANILMASI HARAM OLAN MADDELER

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيم
أَجْمَعِينَ وَصَحْبِهِ وَآلِهِ مُحَمَّدٍ سَيِّدِناَ عَلىَ وَالسَّلاَمُ وَالصَّلاَةُ الْعَالَمِينَ رَبِّ لِلّهِ اَلْحَمْدُ
KULLANILMASI HARAM OLAN MADDELER
“Allah'ın size verdiği rızıktan temiz ve helal olarak yiyin. İnandığınız Allah'tan sakının.” (Maide/88)
“O peygamber, onlara, uygun olanı emreder ve fenalıktan meneder, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılar…” (A’raf/157)
Eşyada yenip içilme bakımından asıl olan mubah olmaktır. Bütün eşya, aslında insanların yararlanmaları, için yaratılmıştır. Onun için aslında temiz olan, akla ve sağlığa zararlı olmayan bir kısım hayvan etleri ve buğday, arpa, pirinç gibi ürünler, sebzeler, meyveler ve sıvılar helâldir. Bunlar yenip içilebilir.
Fakat bazı şeyleri yiyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslâm dininde haramdır.
Bitkilerden insanı öldüren veya aklını gideren, vücudu zehirleyen veya herhangi bir şekilde sağlığa zararlı olan şeyleri yemek haramdır.
Misal: Afyon, haşhaş, penç gibi sarhoşluk veren ve aklı bozan şeyleri yemek câiz değildir.
Sıvılardan bedene zararlı olan, insana sarhoşluk veren şeyleri içmek haramdır. Çünkü sarhoşluk veren bir sıvının azı da, çoğu da müctehidlerin çoğunluğuna göre haramdır.[1]
Bu gibi sıvıların içilmesindeki zararlar, herkes tarafından bilinmektedir. Bu içkilerin cemiyet bünyesinde açtığı yaralar çok acıdır. Bunların âhiretteki sorumlulukları ise çok daha büyüktür. Hele hamr (şarap) denilen içkinin bir damlasını bile içmek ittifakla haram olup dinde had denilen cezayı gerektirir.
Bu pek zararlı olan şeylerden kaçınmalıdır. Bunlardan kaçınmak, gerek fertler, gerekse cemiyet için selamettir.
Tedavi için temiz olan ilaçları yiyip içmek ve kullanmak câizdir. Çünkü Peygamber Efendimiz buyurmuştur: "Ey Allah'ın kulları! Tedavi olunuz; çünkü Yüce Allah yarattığı her hastalık için bir deva (ilaç) yaratmıştır. Yalnız bir tane müstesnadır ki, o da ihtiyarlıktır.”[2]
Onun için birçok hastalıklar tedavi sebebiyle giderilir. Allah'ın düzeni böyle devam edegelmiştir. Bununla beraber şifayı ilaçtan değil, Yüce Allah'dan bilmelidir.
Sarhoş Edici Şeyleri İçmekten Sakınmak
Şarap gibi sarhoşluk veren şeyleri içmek, zararı ve kötülüğü barındırmakta, özellikle de maddi hayatı ve mutluluğu yok edecek bir alışkanlığa kapı açmaktadır. Ayrıca kulu Allah'ı (c.c) anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoyar. Birlikte yaşama şuurunu ve hoş geçinmeyi yok ederek bunun yerine nefret, düşmanlık ve kin sokar. Bu ve benzeri birçok kötülüğe sebep olan sarhoşluk verici şeyler hakkında âyet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır:
"Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?" (Mâide/90-91)
İçki kullananların sağlıkları bozulur; içki çeşitli hastalıklara, hastahanelere ve tımarhanelere düşmeye sebep olur. İçki içen kimsenin, çoluk çocuğu arasında şeref, haysiyet ve itibarı düşer, dostları arasında maskara olur ve kendinden nefret ettirir. Hepsinden kötüsü, Allah'ı (c.c) anmaktan gafil olur ve (içkiliyken) Müslümanlık alameti olan namazı kılamaz. Neticede de Allah (c.c) korusun küfrünü gerektiren günahlara düşer.
Şarabın haramlığını açıklayan ve ondan çekinilmesini emreden âyet-i kerime nazil olunca atılıp dökülen şaraplarla sokaklar ıslandı, öyle ki yağmur yağdığı vakit şarabın lekesi ve kokusu ortalığı sarardı.
Âyet-i kerimedeki "hamr" kelimesi, şarap, rakı, konyak ve benzeri sarhoşluk veren tüm içkileri kapsar. Çünkü hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: "Her sarhoşluk veren hamrdır (şaraptır) ve her sarhoşluk veren haramdır. Her kim dünyada şarap içer de tövbe etmeden ölürse ahirette cennet şarabı (içeceği) içemez."[3]
Münâvî merhum, Kenzü'l-Hakâik'te bu hadis-i şerifin açıklamasında şöyle demektedir: "O kimse cennete giremez veya girer de şarap içme arzu ve isteği kendisinden alınır, böylece cennet şarabından mahrum olur."
Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyrulmaktadır: "Her sarhoşluk veren haramdır. Çoğu sarhoşluk veren şeyin, bir avuç kadarı da (azı da) haramdır."[4]
Bir gün Hz. Osman (r.a) hutbeye çıktı ve şöyle seslendi:
"Ey insanlar! İçkiden sakınınız. Çünkü o bütün kötülüklerin anasıdır. Sizden önceki ümmetler içinde âbid bir zat vardı. Her daim mescide gider gelir ve ibadetlerini ifa ederdi. Bir gün yolda kötü yollu bir kadınla karşılaştı. Bu kadın hizmetçisine, bu âbid kişiyi evine götürmesini emretti. Eve götürülünce kadın kapıyı içeriden kilitledi.
Kadının yanında büyük bir kadeh içki ve bir de küçük çocuk vardı. Kadın,
- Ya benimle bir kadeh içki içersin yahut benimle yatarsın ya da şu çocuğu öldürürsün. Eğer bunlardan birini yapmazsan avazım çıktığı kadar bağırır ve, 'Falan kişi benim evime zorla girip bana tecavüz etmeye çalıştı' derim, işte o zaman kimseyi inandıramazsın, dedi. Adam bu durum karşısında çaresiz kaldı.
- Seninle ilişkiye gelince, bunu yapmam! Çocuğu ise asla öldürmem, dedi ve kadehteki içkiyi içti. Bir kadeh içkiyi içince,
- Biraz daha içki ver, demeye başladı. Nihayet sarhoş oldu. Hz. Osman (r.a) diyor ki:
- Vallahi çok geçmeden hem kadınla zina yaptı hem de çocuğu öldürdü. O halde içkiden sakınınız! Çünkü o bütün kötülüklerin anasıdır. Vallahi içki ile iman bir kalpte durmaz. Bir araya gelmeye çalışsalar da biri mutlaka diğerini kovar."[5]
Alkol ve Uyuşturucu Bağımlılığında Ailenin Rolü
Çocuklar, ailelerinin umudu ve geleceğidir. Onları hayata daha iyi hazırlayabilmek için ne çok fedakârlıklara katlanırlar. Bütün dilekleri çocuklarının iyi yetişmiş, mutlu ve huzurlu bir insan olmasıdır.
Yazık ki çocukların mutlu olması için yalnızca ailelerin iyi niyet ve çabaları yetmiyor. Çocuk ya da gencin düşünce ve eğilimlerinin, her zaman ailelerininkiyle örtüşmediği bir gerçek. Çocuklar üzerinde aileler her zaman etkili olamıyorlar. Ve her zaman onları kötü alışkanlık ve yollardan koruyamıyorlar.
Uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıklar, umut ve gelecek demek olan gençlerin hayatlarını bir anda söndürebiliyor. Ana-babaların düşleri ve çabaları da ölüyor uyuşturucu ile birlikte. Uyuşturucu insanı bir daha geri dönülmesi imkânsız bir yolun yolcusu yapmakta.
Bu tür alışkanlıkları olmayan, her yönüyle sağlıklı nesiller yetiştirebilmek, elbette ki en güzel olanı. Hiç arzu etmediğimiz halde bu alışkanlıkların batağına saplanmış çocuklarımız için neler yapmalıyız?
Anne-babanın kendi aralarındaki ya da çocuklarıyla olan çatışma ve tartışmaları uyuşturucuya başlamada önemli bir etkendir. Ailedeki çatışmaların bunalıma sürüklediği gençler, olan biteni unutmak için sığınacak sıcak bir mekân ararlar. Bu sıcaklığı onlara aile sağlayamadığı takdirde, oluşan boşluğu istenmeyen arkadaş ve alışkanlıklar dolduracaktır.
Anne-babanın boşanmış olması ya da ayrı yaşamaları gibi aile bütünlüğünü bozan durumlar da önemli nedenler arasındadır. ABD'de yapılan araştırmalarda, eroin bağımlılarının %50'den fazlasının boşanmış aile çocukları oldukları ortaya çıkmıştır.
Uyuşturucu ve benzeri kötü alışkanlıkların önlenmesi açısından, geleneksel aile yaşantısının geçerli olduğu ülkeler daha şanslıdır. Geniş ve bağları güçlü ailelerde yetişen gençlerin düşecekleri yanlış da az olmaktadır.
Alkolik ya da uyuşturucu bağımlısı olan anne-babanın çocukları bağımlı olmaya daha eğilimlidir. Yapılan araştırmalar, bu eğilimin normal ailelerde yetişen çocuklara göre dokuz kat daha fazla olduğunu göstermiştir.
Çocuğun uyuşturucu bağımlısı olduğunu öğrenen anne-baba, şiddet ve cezalandırmadan uzak durmalıdır. Sabır ve sükûnetle bu sorunun üstesinden gelme bilinci içinde olmalı ve gerekli tedavi için yapılması gerekenleri yapmalıdır. Bu noktada yetkin kişi ve kurumlardan yardım istemelidir. Bütün tedavi aşamalarında anlayış herşeyden önce gelmelidir.
Herşeye rağmen sorunları olan çocuk ve gencin yöneleceği adres kendi ailesi olmalıdır. Toplumda hiçbir kurum sağlam bir ailenin görevini yerine getiremez.[6]
وَآخِرُ دَعْوَانَا أَن الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
[1]Büyük İslâm İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen, Semerkand Yayınları, sf.492-494.
[2]Ebû Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce; Câmiu'l-Usûl, 7/614, Hd. 5628.
[3] Buhârî, Eşribe, 1; Müslim, Eşribe, 7; Tirmizî, Eşribe, 1; Ebû Davud, Eşribe, 5; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/98.
[4] Ebû Davud, Eşribe, 5; Tirmizî, Eşribe, 3; İbn Mâce, Eşribe, 10; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/343.
[5] Nesâî, Sünenü'l-Kübrâ, 8/315; Beyhakî, Sünenü'l-Kübrâ, 8/287-288.
[6] Uyuşturucu Bağımlılığı ve Aile, Fatma Zeynep Başaran, Semerkand Dergisi, Ocak 1999.
Facebookta Paylaş

Paylaş